25 Aralık 2023 | Dilek Yaraş: İkiz’in, 1980’lerde tanıştığı ve son günlerine kadar yanında olduğu Maffy’nin yaşam öyküsü, akacağı kanalı bulan bir insanın, müzik aşkının yanısıra, disiplin ve azimle şekillenerek, dünya çapında tanınan bir caz sanatçısı olma yolunu anlatıyor.
Türkiye’den İsveç’e uzanan müzik yolculuğu boyunca birçok başarıya imza atan, birçok albüm çıkaran ve ödüller kazanan dünyaca ünlü trompet virtüözü Muvaffak “Maffy” Falay’ı 22 Şubat 2022 tarihinde, 92 yaşındayken kaybetmiştik.
Sanatçının son konseri, Ağustos 2015’te (Osman İkiz’in caz dünyasında tanınan bir isim olan baterist oğlu) Mehmet İkiz’in önayak olması ile Stockholm’ün eski geleneksel caz kafesi Glenn Miller’de düzenlemişti. Büyük ilgi gören bu özel konserde, Mafyy Falay ile Bernt Rosengren eski kuşağı, Mehmet İkiz ile piyanist Leo Lindberg de genç kuşağı temsil etmişlerdi.
Çok merak ettiğim hâlde -peşpeşe gelen aksiliklerden dolayı- ancak geçen gün okumaya başladığım ve bir solukta da bitirdiğim bu ilginç yaşam öyküsü beni birçok açıdan derinden etkiledi.
Bilirsiniz, insan biyografi kitabı okurken, hayatının en ince detaylarını öğrendiği kişiyle kendisi arasında genellikle soyut olan birçok benzerlik bulur. Dolayısıyla ben de kendimi, mekanlarını çok iyi bildiğim bir dünyada “zamanda yolculuk” yapıyor, hatta Maffy’nin benden önce geçtiği yolların izini sürüyor gibi hissetim.
O kadar ki, kitabın sayfaları arasında ilerledikçe yollarımızın Stockholm’de dahi kesiştiği sanatçımızla sohbet edip ortak tarihimize dair sorular sorma fırsatını kaçırdığım için bir hayli hayıflandım.
Daha işin başında, Maffy’nin ailesinin Balkanlardan Türkiye’ye göçtükleri tarihlerle bizim dedelerimizin göçtükleri (daha doğrusu canlarını kurtarmak için kaçtıkları) tarihler, bu ailelerin yol arkadaşı olduklarını düşündürecek kadar yakın.
İzmir’in Buca ilçesinde doğan Falay’ın çocukluğu da benim gibi Karşıyaka’da geçmiş. Hatta belki de aynı sokaklarda top oynamış bile olabiliriz. Hatta benim okuduğum ilkokul da Maffy’nin benden kırk yıl önce mezun olduğu Ankara İlkokulu.
Her neyse, anılara daha fazla dalmadan ”Maffy’nin Sevdası Caz”a dönelim: Muvaffak Falay’ın hayatının beni en çok etkileyen yanlarından biri, okulu hiç sevmeyen, ilkokulu bile ite kaka bitiren bir çocuğun yeteneğinin keşfedilmesinden sonraki gerek okul, gerekse iş (yani sanat) yaşamındaki üstün başarılarının kaynağı olan azmi, çalışma disiplini ve kendisini hedefine varmaktan alıkoyacak tuzaklara karşı koruyan prensiplerinden hiç şaşmaması.
Esasında, apaçık ortada olması gereken o yeteneğin, sevgi ve ilgi dolu bir ailede bile gözden kaçması ve bir rastlantıyla ortaya çıkması da bambaşka bir olay… Hani bazen, bilinmeyenin peşine düşeriz de gözümüzün önündeki en basit gerçekleri görmeyiz ya, işte öyle bir şey.
Sonuç olarak, Maffy’nin yaşam öyküsünün, özellikle çocuklarının okul hayatına dair endişeleri olan ana-babalara, daha doğrusu, hayata dair hedeflerine ulaşmakta zorlanan, hatta umutsuzluğa kapılan herkese çok iyi geleceğini ve ilham vereceğini düşünüyorum.
Maffy hakkında neler demişlerdi:
“Maffy’ deyince, çoğu kişi onun Türkiye’den gelen, caz dünyasının küçük dev adamı olduğunu bilir. Uzun yıllardır İsveç caz dünyasının çekirdeğinde yer alıyor. Çokyönlü bir müzisyen; her zaman ruhuyla ve kalbiyle çalıyor” Albrekt von Konow / Orkesterjournalen, Nisan 1987:
“Maffy bebop’un dilini, içini dışını su gibi biliyor. Parlak tonu ve melodik çalma stili onu trompetçiler arsında en üst sıraya yerleştiriyor. Dizzy Gillespie bunu otuz yıl önce görmüştü. Maffy Falay Sextett’in sahne aldığı Lilla Maria Stockholm’de kaliteli müzik dinlenebilecek en iyi caz noktalarından biri oldu.” Gunnar Lindqvist / Müzik prodüktörü:
“Müzikal bir infilak. Parıltılı ton ve tınılar. Ritim ve armoniden oluşan bir havai fişek gösterisi. Bu kelimeler bile Sevda’nın müziğini tarif etmeye yetmez. Muhteşem bir müzik” Jan Engelbrektsson / Karlskoga Tidning, 14.10.1972
“İsveç’teki yabancı düşmanları ülkemize gelen yabancıların bize nasıl katkıda bulunduklarını, kültürümüzü nasıl geliştirdiklerini görüp akıllarını başlarına toplasınlar. Maffy Falay’ın müziğini dinlerlerse, müzik dünyamızın nasıl zenginleştiğini göreceklerdir.” Lars Westman / Gazeteci, yazar, İsveç Radyosu’ndaki konuşmasından, 1993: