Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla
Derginizi beğeniyle okuyorum, evime kadar gelmesi ise beni daha da memnun ediyor. Prizma’yı birkaç tane arkadaşıma da tavsiye ettim, şimdi onlar da sürekli okurlarınızdan oldular. Derginizin İsveç gibi bir ülkede biz Türkiyelilere Türkçe okumamızı sağlaması avantajlı bir şey. Ayrıca İsveç’te yaşayan bizler tarafından gerçekleştirilmesi de ayrı bir gurur.
Zaman geçtikçe derginin içeriğinin daha geniş olacağına ve de İsveç toplumundaki yaşadığımız fakat görmek istemediğimiz sosyal sorunlarımızın da ön planda olması gerektiğini bildiren yazılarınızın olacağına inanıyorum. Başarılarınızın devamını diliyor ve size kadınlar üzerine yazılmış bir yazı yolluyorum. Ben yazmadım fakat çeviri ve düzenlemesini yaptım. Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla misali.
İyi ki erkekler var
Tek birşey söyleyeceğim, şükürler olsun ki erkeklerimiz var! Kadınlar sıkıcıdır, temizlik düşünürler, yemek düşünürler, çocukları düşünürler, bir an bile yerlerinde oturamazlar. Aman iyiki de erkeklerimiz var, dinlenmeyi bilirler, işten eve gelip sofra hazırlanmadan yerlerinden kıpırdamazlar. Kadınlar fikirsizdirler, saçma şeylere önem veririler, örneğin nasıl bir evde oturacağını, kaç çocuk istediklerini falan.
İyi ki de erkekler var, onlar büyük sorunların peşindedirler, milli maçlar nasıl geçti, Hakan Şükür’ün sonu ne olacak. Kadınlar akılsızlar, 40 derece ateşli olunca hasta olunduğunu anlamazlar, yine de kalkıp kahvaltı hazırlarlar, çocuklarını okula yetiştirirler.Akıl dediğimiz erkeklerdedir, bir kez öksürürler, onun ardından bir hafta yatar yoğun bakım alırlar.
Kadınlar bütçeden de anlamazlar, ekonomi nedir bilmezler. Paraları ya bankaya yatırırlar ya da mutfağa ve kıyafete harcayıp bitirirler. Şükür ki erkekler anlıyor, alırlar paraları, sokak barları borsasına veya kumar borsasına yatırım yaparlar.
Kadınlar enayidir, sınırlarını bilemezler, ilk önce gidip 8 saat işyerinde çalışırlar, sonra da gelip 8 saat evde çalışırlar. Ama iyi ki erkekler var, güçlerinin nereye kadar yettiğini bilirler, yorulduklarını anlayınca, gazeteyi koltuktan kaldırmak, sifon çekmek ve kül tablasını boşaltmak gibi işlere kalkışmazlar. Ama yine de şükürler olsun ki, biz kadınlar oğullarımızı böyle erkekler olmaları için yetiştirmeyi öğrenmişiz. B.K
Hötorget’te ana avrat düz gidiyor
Hötorget meydanındaki manavlardan alış veriş ederken başımdan geçen bir olayı Prizma okuyucuları/ailesi ile paylaşmak istiyorum. Aslında ben buna benzer olayları başkalarından defalarca duymuştum ama, ne bileyim, kendi başımdan geçmediği için abartıyorlar sanmıştım. Ancak kendi başıma da gelince durumun vehametini anladım ve hemen kağıda kaleme sarılıp size yazmak istedim.
Olay şu: Dediğim gibi Hötorget’teki manavlardan birinin önündeki kuyrukta bekliyordum. Satıcılar kendi aralarında konuşuyorlardı. Ama ne konuşma. Sırf küfür. Hem de yakası açılmadık cinsinden. Ana avrat düz gidiyorlar. Utancımdan kıpkırmızı oldum. Ne yapacağımı şaşırdım, oradan uzaklaşsam bir türlü, uzaklaşmasam bir türlü.
Unutmadan söyleyeyim yanımda bir Türkle evli İsveçli bir bayan arkadaşım da vardı. Zaten en çok da ondan utandım. Ben ne de olsa bütün Türklerin bu kadar terbiyesiz ve kaba olmadığını biliyorum ama o kadının Türklerle tek ilişkisi benim gibi bir iki arkadaşı ve işte bu meydandaki satıcılar. Bilmem anlatabiliyor muyum.
Sıram geldiğinde belki utanır biraz düşüncesiyle Türkçe konuştum satıcıyla. Utandı da. (İtiraf etmem gerekirse çok da sempatik ve neşeli bir insandı.)Ve bana dedi ki: “Abla iyi ki Türkçe konuştun.”. “Neden?” diye sorunca da “Canım biz burda küfür falan ediyoruz da ondan.”. ” İyi de buraya bir sürü Türk ya da Türkçe bilen yabancı geliyor. Onların duyacağını düşünmüyor musun” diyince ben “Canım, zaten kendini bilen hanım gibi hanım duymaz, duymazlıktan gelir küfürleri” demez mi? Ağzım bir karış açık kaldı.”. “Ben Türkiye’deki pazarcılardan hayatımda duymadım böyle şeyler. ” dediğimdeyse orası Türkiye o başka, burası İsveç.” dedi. Pes doğrusu. Bir de İsveçlilere kızıyoruz, bizi beğenmiyorlar diye.
Bizim insanlarımız bizi, Türkiye’yi, Türkleri böyle temsil ettikten sonra İsveçli ne yapsın da bizi beğensin. Ben bu adama verecek cevap bulamadım. Nutkum tutuldu. Siz olsaydınız ne yapardınız? Belki her seferinde, hepimiz bu insanlara yaptıklarının yanlış olduğunu anlatırsak vazgeçerler. Belki de… Tumba ‘dan Şükran
| Mayıs 2000