Aylin Doğan |
Hiphop artık Amerika’nın tekelinden çıkmış durumda. Türk Hiphop grubu Nefret bunun en güzel kanıtlarından biri. Nefret, Mart ayı içinde Södra Teatem ‘in Kägelbana sahnesinde ilk yurtdışı konserini verdi. İsveçli gruplar Fjärde Världen ve Advance Patrol sahnede eşlik etti Nefret’e
Aslında, Türkiye Nefret’i iyi tanıyor. Onlar 1998 yılından beridir sahnede. Meclis-i ala İstanbul ve Anahtar isimli iki albümü olan grup şarkılarında siyasi ve
sosyal konuları işliyor. Konserden önce, Nefret’in ırkçılık ve faşistlikle suçlanarak, Södra Teater’in kapısında toplanan bir grup tarafından protesto edildiği duyumunu almıştık. Bunların aslı astarı konser öncesi Nefret ‘in solisti Ceza ile yaptığımız söyleşiden sonra ortaya çıktı.
“Vatan şarkısı albümlerimizde yok. Bu şarkı sadece bir denemeydi ve öyle de kaldı. Şarkıda anlatılmak istenenler tamamen yanlış anlaşılmış, çünkü biz her türlü ayrıma ve ırkçılığa karşıyız. Kürtlere karşı bir tepkimin olması imkansız, zaten bir sürü Kürt arkadaşım var. Eğer böyle bir düşüncem olsaydı bu şarkı deneme olarak kalmazdı. Albüm yapıp başkaları gibi paralar kazanabilirdik, ama istemedik. ” diyor Ceza.
1995-96 yıllarından beri Hiphop yapan 26 yaşındaki Ceza’nın asıl mesleği elektrikçilik. Ailesini elektrik işçiliğinden kazandığı parayla geçindiriyor. Hiphop’u
çok sevdiğini ve devam edeceğini söyleyen Ceza, bunu maddi bir kar gözetmeden yaptığını vurgulayarak; “Amacımız yeni neslin duygularını ve sorunlarını dile getirmek.” diyor.
–Grubun adı neden Nefret?
-Çünkü nefret de sevgi gibi bir duygu. Biz yalancı politikacılardan, faşistlerden doğayı kirletenlerden nefret ediyoruz. Bu yüzden Nefret.
Eğer herşey planlandığı gibi giderse sırada Almanya ve Hollanda konserleri var ama bu henüz kesinlik kazanmış değil. İsveç’te olmaktan mutlu olduklarını belirten grup için şarkı sözlerinin Türkçe olması yurtdışı konserlerine engel değil.
Şimdi sıra yine Nefret’ in sahneye çıkmasını beklemekte. Özellikle Türk seyirciler sabırsız. Saat 21:20 · de Nefret sahneye çıkıyor ve çıkar çıkmaz içimden “Beklemeye değdi.” diyorum … Ceza’nın, Nefret’in yalana, yalancıya, faşizme, sahtekarlığa duyduğu nefretİ bir kez de sahnede açıklamasından ve yanlış anlaşılmalardan duyduğu üzüntüyü dile getirmesinden sonra sıra şarkılara geliyor. Herşeyden önce bir dinleyici olarak çok keyif aldığımı söylemeliyim. İlk defa, sahne ve seyirci arasında bu kadar sıcak bir kontak gördüm. Bu defa, arada asık suratlı bodyguardlar da yoktu, zaten buna gerek de yoktu. Gelmeyenler çok şey kaçırdılar demeden geçemeyeceğim. Sözün kısası; Stockholmlü seyirci Nefret ‘i çok sevdi. Belki bu sevginin nedeni biraz da Nefret’in nefret ettiği şeyler.
Gözümüz aydın! Amerika’nın Emİnem’i varsa bizim de Nefret’imiz var.