Eylül 2002 | Nurdan Haznedaroğlu
Prizma’nın mini seçim anketinin açık ve net olarak gösterdiği şey, çoğumuzun aynı Türkiye’de olduğu gibi gurbet ellerde de politikaya ve politikacılara güvenimizin kalmamış olduğu.
Esin Balcıoğlu: İsveç’in demokrasi sistemi, “herkesin eşit haklara sahip olması” ilkesi gerçek hayatta kaybolmaya başladı. Önceleri oyumu zayıfları savundukları için Sosyal Demokratlara veriyordum. Ama son yıllarda sürdürdükleri politika ters yöne gitti. Sözleri ile eylemleri birbirini tutmuyor. Onun için oyumu bu sefer Vänster’e (Sol Parti) vereceğim. Çünkü, onların göçmenlerle ilgili düşünceleri ve tutumları çok daha gerçekçi . Ayrıca , işsizlik, vergi konusundaki düşünceleri de çok mantıklı. Televizyondaki seçim tartışmalarında da en gerçekçi ve tutarlı olan parti Vänster’di.
Süleyman Yavuz: Partilerin hepsi birbirine benziyor. Tabana dayanan bir hareket yok. Bu yüzden hiçbirine ilgi duymuyorum.
Aydın Arslan: Yabancıların hakkını kimler koruyor da benim oyum onlara gidecek. İş sahaları açıldıkça önümüzü aydınlık görüyorum.
Ayşe Bilir: Her sefer aynı şey. Sözlerini tutmuyorlar. Olof Palme zamanında her şey daha iyiydi. Biz yabancılara, çocuklara, kadınlara ve eğitime daha çok önem veren partiye oy vermeyi düşünüyorum. Yani oyum yine Sosyal Demokratlara gidecek gibi.
Gülderen Sonsuz: Aslında seçimlere çok önem vermiyorum. Çünkü burda oturmuş belli bir sistem var. Çoğunluğun yaşamında seçimler çok fazla bir şey değiştirmiyor. Kimin geldiği de önemli değil aslında. Bu sistemi bürokratlar yönetiyor. Onlar belli sorunları öne çıkarıyorlar. Burdaki bürokrat kesimi Türkiye’deki gibi her parti yönetimiyle birlikte değişmiyor. Oy kullanırsam yine Sosyal Demokratlar, Sol ya da Çevre Partisi doğrultusunda kullanırım.
Handan Gül: Aslında bütün ideolojiler karıştı. Benim beklediğim, iş piyasasının düzelmesi. İşsizlerin yerlerini bulması. Eğitimler yapılıyor ama takipçilik yok.
Güray Aydın: Kim kazanırsa kazansın. Hiçbir şey değişmeyecek. Eski tas eski hamam.
Adnan Satır: Politikacılara inancımı kaybettim. Hepsi yalancı , bu yüzden hiçbir şey değişmeyecek.
Latife Sürer: Seçim vaatlerine güvenmiyorum. Her ülkede olduğu gibi burada da partiler sadece oy toplama derdindeler. Bundan sonra göçmen ve işsizlik politikasında, çabuk lisan öğrenme olanaklarının açılması gibi olumlu yönde bir hareketlenme olabilir. Tabi bu durum Sosyal Demokratlar kazanırsa geçerli, sağ partiler kazanırsa ne olur bilemiyorum. Ama ben sağın geleceğini pek sanmıyorum.
Aynur Can: Politikacılar sadece seçim geldimi bar bar bağırıyorlar. Yalnız, çocuğuyla yaşayan kadınlar için ne yapıyorlar? En çok zorluğu bu kesim çekiyor. Bir işe gittiğimiz zaman sırf yalnız yaşayan anne olduğumuz için iş vermiyorlar . Biz o kadar çalışıyoruz çabalıyoruz, paraları başa geçenler götürüyor. Gelsinler de 7-8 bin kronla yaşasınlar bakalım. Çocuk başına bin kron nafaka veriyorlar, bin kronla nasıl çocuk bakılır. Üstü başı, okulu, yiyeceği, sosyal yaşantısı…
Gülsen Yılmaz: Biz sadece belediye seçimlerinde oy kullanabiliyoruz. Okulların kalitesi çok düştü. Sınıflar çok kalabalık, öğretmenler yetersiz. Okullara yatırım yapmalarını ve bütün çocukların eşit eğitim almasını istiyorum. Okulların çoğunda en çok göze bakan şey, göçmen çocukların toplanıp aynı sınıfa doldurulması. Buna çok karşıyım. Bir de İsveç’teki bütün göçmenlerin, İsveç vatandaşı olmasalar bile, parlamento seçimlerinde oy kullanmasını isterdim. Yirmi yıldır burda yaşayıp da oy kullanamayan göçmenler var.
Fahri Öztabağ: Vergilerin düşürüleceğini söylemelerinden dolayı sağ oylar fazla çıkabilir. Yabancılar politikasında bir şey değişeceğini sanmıyorum. Bu sefer, her zaman verdiğime değil, değişik bir partiye gidecek oyum.