Nisan 2002 | Dilek Yaraş:
Uyuşturucu bağımlılığı günümüzde salgın hastalık gibi yayılan bir sorun. Üstelik uyuşturucuya başlama yaşı gerek İsveç’te gerekse Türkiye’de on üçe düşmüş durumda.
Yaptığımız araştırmaya göre bu sorun İsveç’te yaşayan Türkiye kökenli göçmen çocuklar arasında da hızla yaygınlaşıyor. Bazı aileler, çocukları uyuşturucuya bulaşınca sorunu gizlemeye ya da yok saymaya çalışarak sorunun büyümesine yol açıyorlar. Bilinçli olarak duruma müdahale edip uyuşturucu bağımlılarına yardım için kurulmuş olan kurumlara başvuran aile sayısı çok değil maalesef.
Korkunun ecele faydası olmadığı gibi, bu sorundan korkup başımızı kuma gömmenin de bize ve çocuklarımıza faydası yok.
Bu sorun, insanın tek başına çözebileceği bir sorun değil. Mutlaka profesyonel yardım almak ve olaya bilinçli bir şekilde yaklaşmak gerekiyor.
Bu sayımızda sizlere pırıl pırıl bir Türk genci Tarkan’ın uyuşturucu yoluna düşüşünün ve kurtuluşunun öyküsünü anlatıyoruz. Tarkan, uyuşturucudan kurtulma mücadelesini ve bu yolda başına gelenleri büyük bir cesaret ve açık yüreklilikle Prizma okuyucuları ile paylaştı.
“İnsan beyni, mutluluk, neşe, güven, anlam, huzur
gibi duyguları salgılayan hormonu
kendiliğinden üretecek güçte.”
Uyuşturucu problemi ile karşılaşıldığında yapılacak en doğru şey tıpkı diğer felaketlerde olduğu gibi, paniğe kapılmamak. En yanlış şey ise, gerek toplum, gerekse aile olarak uyuşturucuya bulaşan çocuğu dışlamak ve ondan umudu kesmek.
Herkesin, hatta kendi çocuğumuzun bile hata yapabileceğini ve her hatanın dönüşünün mümkün olduğunu akıldan hiç çıkarmamak gerek. Bu konuda en ufak bir şüpheniz varsa Tarkan’ın öyküsünü tekrar tekrar okuyun. Tarkan, yuvarlandığı dipsiz kuyudan çıkmayı başarmış -hem de tek başına- sizin çocuğunuz ya da komşunuzun çocuğu niye başarmasın ki? Özellikle de sizin sevginiz, ilginiz ve desteğinizle…
Zaten, uyuşturucu uzmanlarının hepsinin ortak kanısı da, bu çocukların sevgiye ve ilgiye ihtiyacı olduğu doğrultusunda.
Uyuşturucu bağımlılarının uyuşturucuyu; rahatlamak, sorunlardan kaçmak gibi nedenlerden dolayı kullandıkları bilinen bir neden.
Halbuki, bazılarının uyuşturucu ya da alkolle, bazılarınınsa “prozac” gibi mutluluk haplarıyla, sahte ve zararlı yollarla elde etmeye çalıştığı; mutluluk, neşe, güven, anlam, huzur gibi duyguları salgılayan hormonu insan beyni kendiliğinden salgılayacak güçte.
İsveç’in dünyaca ünlü “beyin” araştırmacısı David Ingvar‘ın dediği gibi: ”Alkol ve uyuşturucu ile mücadele etmenin tek ve kesin yolu, toplumsal dayanışma ve sevgiye, barışa dayalı insanlık ideallerinden geçer. Gelecek kuşakların bu illetin etkisinde kalmasını istemiyorsak onlara dayanışma ve anlamlı işler yapma ruhunu kazandırmalıyız.”
***
Gençler Uyuşturucuyu Neden Deniyorlar?