İsveççe öğrenimiyle ilgili eğitim kitapları ve programları hazırlayan, kurslarda İsveççe öğretmenlerine ve öğrencileri ne dilin en kolay ve en kısa yoldan nasıl öğrenileceğini anlatan Olle Kjellin’in metodları, İsveç ve daha birçok ülkedeki lisan kursları nda uygulanıyor. Olle Kjellin, İsveççe öğrenmeye yeni başlayan bir yetişkinin, beş ile on ay içinde en azından beş yaşındaki İsveçli bir çocuk kadar İsveççe konuşabileceğini iddia ediyor.
Olle Kjellin bir doktor, bir dil araştırmacısı ve öğretmeni olarak etkili bir lisan öğrenme yöntemi geliştirmiş. Bu, beynin işitme ve konuşma bölgelerinin birbiriyle uyumlu çalışmasına bağlı, bilimsel olarak kanıtlanmış bir yöntem. Kjellin’in yöntemi, şaşmaz bir mükemmellik taşıyan çocukların dil öğrenim gelişiminden esinlenmiş.
Çocukların otomatik olarak işleyen dil öğrenme sistematiğinin, yetişkinlerin koşullarına, olanaklarına, hatta sınırlamalarına uygulanabileceğini düşünüyor Kjellin. Bu yöntemle lisan öğrenen bir yetişkin, bu lisanı sosyal olarak en yüksek seviyede kullanma olanağına kavuşuyor. Hatta bazı durumlarda, o ülkede doğan insanlardan ayırt edilemeyecek noktaya bile ulaşabiliyor.
Bu yöntemde konuşmadaki harmoninin çok büyük bir önemi var. İsveç’te yayınlanan “konuşmanın ritmi ve melodisi” konulu ilk ve tek kitap Olle Kjellin tarafından 1978 yılında yayınlandı ve 1978-1995 yılları arasında 9 baskı yaptı. 1998 yılında Amerika’da yapılan uluslarası bilim konferansında da tanıtılan bu kitap, pek çok İsveççe öğretmeni için rehber olma özelliği taşıyor.
Olle Kjellin’e göre okuma-yazma için, konuşmanın ritmi ve melodisi; gramatik, kelime haznesi kadar, önemli bir rol oynuyor.
”Hiçbir yabancı dili sokakta öğrendiğim Japonca kadar rahat ve kusursuz konuşamıyorum. Bugün neredeyse anadilim İsveççe kadar kolaylıkla konuştuğum Japoncayı bir yıl içinde, sokaktaki insanlardan öğrendim. Lisan, kurslarda öğrenilmez, sokakta öğrenilir. Telaffuzunu, yani ritmini iyi kavradığınız dilin gramatiğini de çok kolay ve kısa yoldan öğrenirsiniz” diyen Kjellin, okulda öğrendiği Almanca ve Fransızca’nın hiçbir zaman yeterli düzeye ulaşamadığını söylüyor. İngilizcesi ise ancak yıllar süren üniversite öğreniminden sonra iyi denebilecek bir seviyeye ulaşmış.
Japonya’da bulunduğu yıllarda geleneksel dil öğrenme metodlarına boşvermiş Kjellin. Doğrudan sokağa çıkmış. Önce Japonca’nın melodisini kavrayabilmek için konuşulanları dinlemiş bol bol, sonra da iyi kötü demeden konuşmaya başlamış. Herkesle, her konuda, kelime dağarcığı yettiği kadar. Konuştukça gelişmiş Japoncası. Öyle ki, bir yıl sonra artık anadili İsveççe kadar rahat konuşmaya başlamış bu dili.
“İnsanın kendi anadilini iyi bilmesi, yabancı bir dil öğrenmesini çok kolaylaştırıyor. Anadilin dışında bilinen diğer yabancı diller de yeni bir dil öğrenmeye çok yardımcı oluyor. Diyelim ki İsveççe öğreniyorsunuz; anadilinizin yanında bir de Almanca biliyorsanız İsveççeyi öğrenmeniz çok daha kolay olacaktır. Çünkü iki dil arasında benzerlikler bulacaksınız.”
Dünyadaki bütün diller arasında farklardan çok benzerlikler olduğunu savunan Kjellin’e göre, yeni öğrenilen dilin melodisini kavramanın apayrı bir önemi var.
“İsveç ‘te göçmenler için düzenlenen İsveççe kursları bu konuda çok yetersiz. Bu kurslarda telaffuza, yani dilin ritmine hiç önem verilmiyor ve insanlar İsveççeyi daha baştan yanlış öğreniyorlar. Bu kadar küçümsenen ritm sorunu dili öğrenmenin temel taşlarından biri aslında. İsveççeyi daha başından doğru ritmle öğrenen öğrenciler cümle içindeki kelime dizimlerini de çok daha kolay ve çabuk öğreniyorlar. Doğru ritm ve telaffuzun ardından doğru gramatik geliyor.”
Göçmenlerin İsveççeyi öğrenirken yaptıkları hataların başında işitme duyularını kullanmamalarının geldiğini söyleyen Olle Kjellin, İsveççe ile boğuşan herkese hiç zaman kaybetmeden bol bol İsveççe yayın yapan radyo-televizyon programlarını ve sokaktaki insanları dinlemelerini öneriyor.
Okunan İsveççe metinlerde içeriğe değil, biçime dikkat edilmesini de öneriyor Kjellin.
“Çeşitli söyleyiş biçimlerine çok dikkat edin. Özellikle çok sık kullanılan söyleyiş biçimlerini diğer yazılanlara geçmeden önce kendi kendinize 8-1O defa tekrar ederseniz bir daha hiç unutmazsınız. Beynin yeni bir bilgiyi kalıcı hale getirmesi için 10-15 dakika yeterlidir”.
Sözümüz İsveççesinin yeterli olmamasından dolayı konuşmaktan utananlara: Sokağa çıkın, hayatın içine, İsveçlilerin ya da sizin dilinizi bilmeyen diğer yabancıların arasına karışıp İsveççenizi geliştirin. Anlamazlarsa bir daha anlatın, yine anlamazlarsa yine anlatın. Unutmayın ki hiç kimse yabancı bir dili mükemmel konuşamaz. İsveççeyi sizden daha iyi bildiğini düşünerek sizin konuşmanızı küçümseyip, sizinle alay edenlerin cesaretinizi kırmasına izin vermeyin. Hiçbir dil kullanılmadan, konuşmadan gelişmez.