Ocak 2002 | Göran Skytte:
1800’lü yıllarda İsveç, Avrupa’nın en fakir ülkelerinden biriydi ve İsveç halkı, iktidar sahiplerinin baskısı altında eziliyordu. O nedenle bir milyondan fazla İsveçli Amerika’ya göçtü. Bugün birçok İsveçlinin Amerika’da akrabaları var. Ben de onlardan biriyim.
Amerika’ya göçenler fakirdiler, ama güçsüz değildiler. Zayıf insanlar, Småland’ın içlerindeki, Allah’ın bile unuttuğu küçük bir köyden; küçük bir gemiyle Atlantik’i aşıp, dünyanın öbür ucundaki, hiç tanımadıkları yeni bir ülkeye gidemezler.
Doğal olarak içlerinden en güçlüleri, en çalışkanları ve en gözüpekleri göç yolunu seçti. Sanırım bu durum bugün için de geçerli. Anayurtlarını bırakıp İsveç’ e göç edenler en zayıflar değil, tam tersine en güçlülerdir.
Yalnız burada önemli bir farkı da belirtmemiz gerekiyor. Zamanında Amerika’ya göç eden İsveçliler kendi başlarının çarelerine bakmak zorundaydılar. Bu durum onları daha da güçlü kılıyordu. Son yıllarda İsveç’e göç eden göçmenler ise burada mülteci kampları, anadili eğitimleri ve ekonomik yardım sistemiyle karşılaşıyorlar. Bli onları daha güçlü değil, tam tersine daha zayıf bir hale getiriyor.
Benim hem annemin, hem de babamın ailesi Şikago’ya göçmüştü. Bu iki aileden sadece birkaç kişi İsveç’ e geri döndü, gerisi Şikago’da kaldı. Bazıları hâlâ ilk yerleştikleri mahallede yaşıyorlar. Şikago caddelerinde dolaşan insanların pek çoğunun İsveççe, ya da en azından İsveççeyi çağrıştıran soyadları var: Swanson, Anderson, Lindstrom.
İsveç gazeteleri, Amerika’ da yaşayan İsveçlilerin yaşadıkları bölgeleri anlatan yazılarında bu bölgeleri, gayet pozitif çağrışımlar yapan “İsveç Mahallesi” diye tanımlıyorlar. Oradaki İsveçlileşmiş bölgelerden hayranlıkla söz ediyorlar. Ama aynı gazeteler, İsveç’teki Arapların, İranlıların, ya da Türklerin yaşadıkları mahalleleri anlatırken, hep negatif çağrışımlı “göçmen gettosu” tanımlamasını kullanıyorlar.
Neden bir milyon kişi Amerika’ya göçtü zamanında? Yoksulluktan kurtulmak için doğal olarak. Onlar, bugünkü deyimle “ekonomik mülteci”idiler. Fakat onların göç etmek için başka ve çok önemli bir nedenleri daha vardı. O neden de, iktidar sahiplerinin baskısıydı. Sıradan insanlar sık sık ya papazlar, ya kanun adamları, ya da bölgelerindeki zengin ve güçlü insanlar tarafından cezalandırılıyorlardı. İşte bu baskı ve cezalardan kurtulmak; özgür bir ülkede, özgür insanlar olarak yaşamak için göçtüler Amerika’ya.
Bunun içindir ki pek çok İsveçlinin, Amerika ‘ya ve Amerikan halkına karşı kuvvetli duygulan ve sempatileri vardır. Bunun için İsveçlilerin çoğu, yazar Vilhelm Mobergs’in, Småland’ın küçük bir köyünden Batı’ daki büyük ülkeye göçen insanların öykülerini anlatan kitaplarını çok sever.
Benim Şikago’daki akrabalarım artık İsveççe konuşmuyorlar. Onlar artık Amerikalılar ve Amerikanca konuşuyorlar. Ama duvarlarında, şanlı anayurtlarına olan sevgilerini gösteren ve üstünde ” Evim, güzel evim” yazan duvar halıları var. Köklerinin İsveç’te olduğunu hiç unutmuyorlar ve bu konuda çok hassaslar, ama Amerika onların evi. Geri dönmeyi hiç düşünmüyorlar. Tabii bu durum genel manzarayla da uyuşuyor; insanlar Amerika ‘ya göç ederler, Amerika’dan başka ülkelere değil.
Bu durum İsveç ‘teki göçmenler için de böyle galiba. Çoğu ana yurtlarındaki köklerini koruyorlar. Bazılan anayurdun diline ve adetlerine sıkı sıkıya sarılıyor. Ama bunların çoğu aynı benim Amerika’daki -Amerikalılaşmış- akrabalarım gibi İsveç’te kalacaklar.
İnsan ne zaman gerçek bir İsveçli, ya da Amerikan olur acaba? Büyük olasılıkla hem kendileri, hem de çevreleri onları göçmen olarak görmekten vazgeçtikleri zaman. Bu konuda İsveç ile Amerika arasında trajik bir fark var. Amerika’da insan kısa zamanda “Amerikalı” olur, burada ise hep “Göçmen” kalır. Burada doğmuş olsa bile.