Stig Lundström |
Mısır çarşısında damağında henüz yudumladığın tarçınlı çayın tadı kaybolmamışken, insanı sarhoş eden baharat kokularının ve kalabalığın arasından sıyrılıp güneşe çıkıyorsun. Haliç’ten Galatasaray’a ordan da Pera’ya geçiyorsun. Yoldan geçen tramvaya yol verip İstiklal caddesine doğru uzanıyorsun. Pazar yerini çabucak dolaşıp açık bulduğun bir kilisede dinleniyorsun ya da sahaflarda bir kitap satın alıyorsun. Etraf sakin, temiz, düzenli ve çok kültürlü.
Bir zamanlar Orient Expres ile gelen tanışmış şahsiyetlerin uğrak yeri olan lüks otel Pera Palas ‘tan bir taş atımı öte desin. Orient Expres aslında enternasyonal bir yataklı vagon şirketi. 1873 yılında Belçikalı George Nagelmakers tarafından kuruldu. Hatlardan biri (Simplon – Orientexpres) Calais Paris Milano – Trieste-Belgrad-Sofya-İstanbul güzergâhında seyrederdi. İlk zamanlar Varna’dan öteye ancak gemiyle gidiliyordu. Aklına konusu Orient Expres’te geçen romanlar ve filmler gelir.
Aniden bekçi kulübeli yüksek demir parmaklıkların önünde durursun. Eğer günün erken bir saatiyse içerdeki saray yavrusu binada İsveç gitmek için vize baş vurusu yapmak için bekleyen insanlardan oluşan kısa bir kuyruk vardır.
İsveç konsolosluğu; İsveç’in yurt dışındaki en eski temsilciliği, İsveç Türkiye arasındaki köprü ayağı, Doğu’nun Kuzey’e açılan kapısı. Bir İsveç elçisi düşünün; XXII. Kari ‘ın ölümünün ardından, Fransız İhtilalinden önce, III. Gustaf’dan evvel Finlandiya ve İsveç henüz birleşik bir ülkeyken.
İsveç ‘in Türkiye ile diplomatik ilişkilerinin tarihi 1734 yılına kadar gidiyor aslında. İsveç elçisi Gustaf Celsing 1757 yılında Pera’daki en büyük binalardan birini satın almış. Bina, Arnavut asıllı Alexandre Ghika adında bir Osmanlı mütercimine aitmiş zamanında. O da bu binayı 22 bin altına İngiliz bir tüccardan satın almıştı. Ghika, padişahın gazabına uğramış ve kafası kesilmiş. Saray yavrusu evi de açık arttırmayla satılmış.
Bu hikayeyi Ulla Ehrensvärd’in çıkardığı “Dragomanhuset” dergisinde okuyabilirsiniz. Ehrensvärd, dergideki yazısında binanın 250 yıllık tarihini ve macerasını aydınlatıyor. 1808 ve 1811 yıllarında küçük yangınlara maruz kalan bina 1818 yılındaki çok büyük bir yangın sonucunda tamamen yanmış.
Osmanlı İmparatorluğu zamanında mütercimler saray kapısında ve Konstantinopolis’teki yabancı elçiliklerde çok önemli şahıslardı. Mesela, 1831-58 yıllarında İsveç-Norveç temsilciliği (İsveç ve Norveç 1905 yılına kadar birleşiktiler.) 1839 yılında ticaret ateşeliğine getirilen mütercim Antoine Testa tarafından idare ediliyordu. Devletlerarası ilişkileri mütercimler olmadan yürütmek imkansızdı o zamanlar. Günümüzde İsveç elçiliği personelinin çoğu Türkçe biliyor ama yine de hâlâ zaman zaman diplomatik ilişkiler gereği çevirmenlere gerek duyuluyor.
Mütercimhane*, İsveç konsolosluk binasının hemen yanında. Konsolosluk binasının hikayesini anlatmayacağım burada, ama yine de o binanın da 1879 yılına kadar kilisenin hizmetinde olduğunu bilmekte yarar var. Orada da özel bir mütercim odası vardı elbette. Bina, 1886 yılında restore edildi ve o hâlini 1990 yılına kadar korudu. İsveç elçiliği Ankara’ya taşındığı zaman burası elçiler için yazlık ev olarak kullanıldı. Mütercimhane ise 1943 yılından sonra fahri konsolosluk ikametgâhı olarak kullanıldı. Daha sonra da İsveç Araştırma Enstitüsünün hizmetine verildi.
İstanbul’da bir araştırma enstitüsü kurma düşüncesi I. Dünya Savaşı’ndan sonra doğdu. Bu işin gerçekleşmesini en çok isteyenler Batı Asya’da görev yapan arkeologlar, etnograflar ve araştırmacılardı. Bir aralar Kadıköy-Moda arasında araştırmacıların kaldığı bir ev vardı ama enstitü fikri ilk olarak 1948 yılında Uppsalalı arkeolog Axel Persson’un Milas yakınlarındaki Labraunda kazılarıyla ciddi olarak gündeme geldi. İsveçli arkeologlar ve Orta Doğu araştırmacıları İstanbul’ da uzun süreli olarak kalabilecekleri ve rahatça çalışabilecekleri bir yere ihtiyaç duyuyorlardı. Enstitüyü kurma insiyatifini Büyükelçi Adolf Croneborg ele aldı.
Enstitünün kalıcı bir şekil alması 70’li yılları buldu. Araştırmacılar o yıllarda enstitüde kalmak için günlük 20 kron ödüyorlardı. Bugünkü kira bedeli ise birkaç yüz kron.
Enstitünün tüzüğü 1980’in sonlarında hükümet tarafından belirlendi. Kurumun 1989-95 yıllarındaki başkanı eski üniversite rektörü Cari Gustaf Andren’ di. Onun ardından 1995 yılında AB parlementeri Maj-Lis Lööw (eski entegrasyon bakanı) geldi. Andren, halen enstitünün araştırma dairesi başkanı.
Enstitünün eskiden dengesiz ve yetersiz olan bütçesi son yıllarda devlet desteğiyle garanti altına alındı. Bina son yıllarda yeniden restore edildi çünkü çok yıpranmıştı. Örneğin, bir konferans salonu yoktu ve teknik malzemeler çok eskimişti.
Yönetim kurulu, ? vakfının mali yardımı sayesinde yeni bilgisayarlar satın aldı. Ayrıca, yine Wallenberg vakfının ve Türkiye’deki bir İsveç firmasının yardımlarıyla açılışı 1999 yılında yapılan bir konser salonu düzenlendi.
Bugünlerde de kütüphanesinde yoğun bir onarım faaliyeti var. Bu sefer ki düzenlemeyi yapan ise, enstitünün eski kurucusunun oğlu ve eski bakanlık danışmanı R. Cronoborg. İsveç Araştırma Enstitüsü günümüzün araştırmacıları (arkeologlar, dil bilimciler, Bizansologlar, Orta Doğu uzmanları, din araştırmacıları vs.) için bir buluşma merkezi.
Türkiye’de yaşayan İsveçliler de çeşitli konularda ve sık sık yapılan seminerleri izlemek için gidiyorlar enstitüye. Enstitünüm 1980 yılından beri
yayın hayatını sürdüren ”Dragomanen” adlı bir dergisi var.**
İsveç-Türk bağlantılarını sembolize eden ilginç bir ayrıntı da 1965 yılındaki İstanbul-İzmir gezisinden sonra 3 şiir kitabı çıkaran şair Gunnar
Ekelöf’ e (1607-68) dair. Türkiye’deki 30 Türk şairi birleşerek heykeltraş Gürdal Duyar’a Ekelöf’ün büstünü sipariş etmişlerdi. 25 Kasım 1995’de açılan büst şu anda Mütercimhane’nin arka tarafındaki küçük İsveç kilisesinin bitişiğinde duruyor.
Bilgi susuzluğunuzu gidermek ve güzel bir bina görmek istediğinizde bekçinin kapısını çalıp enstitüyü gezmek istediğinizi söyleyebilirsiniz. İsveçli ve Norveçli personel sizi güleryüzle karşılayacaktır. Üstelik çevirmene de ihtiyacınız yok, hepsi Türkçe biliyor.
*Çevirmen Evi
**Enstitüde bulunan yayınları Stockholm’deki bürosundan sipariş edebilirsiniz.
Adres:Svenska Forskningsinstitütes kansli, Kaptensgatan 12, 2tr, 114 57 Stockholm
| Eylül 2001