Tuna Özer |
Merhaba Arkadaşlar!
Benim adım Tuna. 9 yaşındayım ve ilkokul ikinci sınıfa gidiyorum. Derslerden arta kalan boş zamanlarımda bol bol kitap okurum. Doğa ve hayvanlarla ilgili kitapları çok seviyorum. Tabii ki, Nintendo ve bilgisayar oyunları oynamayı da çok seviyorum. Bundan sonra her ay birlikte olacağız ve Prizma’da bizlere ayrılan bu sayfayı sizlerle beraber hazırlayacağız. Bana şiirlerinizi, anılarınızı ve resimlerinizi gönderin! Ayrıca, merak ettiğiniz herşeyi bu çocuk sayfasına yazarak sorabilirsiniz. Bu sayfaya bir de isim koymamız gerek. Sizce ne olsun bizim sayfamızın ismi? Bana, en kısa zamanda isim önerilerinizi gönderin!
23 Nisan Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun!
Atatürk, çocukları çok seven, onlara değer ve önem veren bir lider olduğu için, 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış sevincini çocuklarla paylaşmak istemiş ve bu bayramı çocuklara armağan etmişti. Türkiye’de büyük bir çoşkuyla kutlanan bu bayrama, son yıllarda çeşitli ülkelerden gelen çocukların da katılması 23 Nisan’ı dünya çocuklarının ortak şenliğine dönüştürdü.
Dünyanın en büyük böceği!
Dünyanın en büyük ve en ağır böceğinin Afrika’da yaşadığını biliyor muydunuz? Bu böcek 100 gr ağırlığında. Bir fareden iki üç kere daha büyük. Uzunluğu ise 1O ile 15 cm arasında. Bu böcek öyle güçlüymüş ki, kendisinden 850 kez daha ağır birşeyi bile taşıyabiliyormuş.
Bilmeceler
1- İki kapaklı, çok yapraklı, içinde bilgi saklı.
2- Gölleri var kendi yok, denizi var suyu yok. Ormanı var dalı yok, yolları var izi yok.
3- Mavi bir çarşafım var, bütün dünyayı kaplar.
4- Çarşıdan aldım bir tane eve geldim bin tane.
5- Televizyonun karşısındaki çizgili şey nedir?
6- Yelkovan neden akrepten hızlı gider?
7- Mektup alınca hangi balıklar sevinmez?
8- Ağzında tek dişi olan bir çocuk suyu nasıl içer?
9- Hangi toplu taşıta biletsiz binilir?
1O- Kargalar yatmadan önce birbirlerine ne derler?
Kartal
Bu öyküyü 1875 yılında doğan Ganalı yazar James Aggrey beyazlar tarafından ezilen, hor görülen Afrika halkı için yazmış.
Çiftçinin biri, bir gün ormanda gezinirken bir kartal yavrusu bulmuş. Çiftliğine dönünce kartal yavrusunu tavuk kümesine koymuş.
O günden sonra da, kartal yavrusunu tavuk gibi yetiştirmeyi başlamış. Beş yıl sonra, çiftliğe bir kuş bilgini gelmiş. Bilgin çiftçiye,
– Senin kümesindeki kuş tavuk değil, bir kartal, demiş.
– Evet ama, ben onu aynı bir tavuk gibi yetiştirdim. O artık bir kartal değil, kocaman bir tavuk, diye yanıtlamış onu çiftçi.
– Olmaz öyle şey! O hala bir kartal ve göklerde uçmalı, diye ısrar etmiş kuş bilgini.
– Hayır efendim, o artık bir tavuk ve asla uçamaz, diye diretmiş çiftçi.
Kuş bilgini, kartalı alıp havaya kaldırmış ve;
– Kartal! Sen bir kartalsın. Sen gökyüzüne aitsin, toprağa değil. Kanatlarını aç ve uç, demiş kartala.
Kartal, şaşkın şaşkın bir sağına bakmış, bir soluna; sonra da yerde yem yiyen tavukları görüp, yere onların yanına atlayıvermiş.
– Demedim mi ben? O artık kartal değil. Bir tavuk, demiş çiftçi kuş bilginine.
Ama, kuş bilgini kararlıymış.
– Hiç de değil. Yarın yeni bir deneme yapacağım, demiş.
Ertesi gün, kuş bilgini kartalı evin damına çıkarmış ve bir önceki günkü gibi,
– Kartal! Sen bir kartalsın. Sen gökyüzüne aitsin, toprağa değil. Kanatlarını aç ve uç, demiş kartala.
Ama, kartal tavukları görür görmez, aşağı, onların yanına atlamış.
– Ben sana demiştim. O bir kartal değil artık. O bir tavuk, demiş çiftçi yine.
– Hayır, diye inat etmiş kuş bilgini ve
o hâlâ bir kartal ve onun yüreği hala bir kartal yüreği. Bana son bir şans daha ver. Yarın onu uçuracağım, demiş.
Ertesi sabah erkenden uyanmış kuş bilgini. Kartalı kucağına alıp, en yakındaki dağın zirvesine çıkmış. Çevredeki her şey, ağaçlar, çimenler, taşlar, güneşin yeni doğan ışıkları altında pırıl pırıl parlıyormuş. Kuş bilgini kartalı yine havaya kaldırmış ve,
– Kartal! Sen bir kartalsın. Sen gökyüzüne aitsin. Kanatlarını aç ve uç, diye bağırmış.
Kartal, çevresine bakınmış. Gerinmiş, içine yeni bir can gelmiş gibi titremiş ama uçmamış. O zaman, kuş bilgini kartalın başını güneşe doğru çevirmiş. Gözlerine güneş ışığı dolan kartal, aniden kanatlarını açmış ve gerçek bir kartal çığlığı atarak havalanmış. Uçmuş, uçmuş, uçmuş… ve bir daha da geri gelmemiş. Çünkü o; tavuk gibi yetiştirilmesine rağmen bir kartalmış ve gökyüzüne aitmiş.
| Mayıs 1999