Kitabın yazarı Erik Cornell, 1990-1995 yıllan arasında İsveç’in Ankara büyükelçisi olarak Türkiye’ de bulunmuş ve bu süre içindeki gözlemlerini, araştırma ve incelemelerini bir kitap haline getirmiş. Gülseren Ergün’ün Türkçe’ye çevirdiği kitap; Cem Yayınevi tarafından Kulu Gelişim Vakfı’nın katkılarıyla yayınlandı.
Türkiye Avrupa’nın Eşiğinde, Avrupa kimliğinin İslamiyet’in yayılmasını önlemeye çalışan bin yıllık bir uğraşı sonucu oluştuğu düşüncesinden yola çıkarak yazılmış. Türkiye’nin, Avrupalı’ya bir Avrupalı tarafından anlatılma, hatta benimsetilme çabası. Bu arada bizler de Türkiye’nin güncel sorunlarını, politik ve toplumsal yapısını yabancı bir diplomat ve tarihçinin gözüyle görme olanağını buluyoruz.
Sözü kitaba, yani Eric Cornel’e bırakalım:
-Türkiye’nin bulunduğu bölge, tarihin gün ışığına çıktığı andan itibaren Avrupa politikasının bir parçası olmuştur.
-Osmanlılar, fethettikleri topraklardaki halkları sistematik bir şekilde dinlerini değiştirmeye zorlamadılar. Batı Avrupa’ da ise bunun tam tersi geçerliydi.
-Demokratik sol ve sağın kendilerine özgü sorunları vardır. Türkiye’deki demokratik solun Marksist bir ideoloji mirasına sahip olmadığına da dikkatleri çekmek gerekiyor.
-Sol politikacılar Atatürk’ün o dönemde getirdiği değişikliklerin dışına çıkamamaktadırlar. Sağın sorunu ise daha çok dinle bağlantılıdır.
-Özal, tüm mezhep ve etnik grupların kendilerini özgürce ifade edebilmelerini ve istedikleri takdirde politik partilerini kurabilmelerini önerdi.
-Kürtlerin özgürlüğüne giden açmaz, aslında içinde yaşadıkları ülkelerin uygulamalarından çok, kendi aralarındaki uyuşmazlıklardan ve bölünmelerden kaynaklanmaktadır.
-Ayrıca aralarındaki çatışmalar da birbirlerini yok edici boyutlardadır.
-Türklerin bugün, Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğu döneminde maruz kaldıkları haksızlıkların sorumlusu olarak gösterilmelerine neden izin verdiklerini anlamak çok zordur. Suçu ülkeyi terk etmeye zorladıkları Sultan’ a yükleyerek ithamlardan kurtulmak en kolay olanıdır.
-Türkiye için Batı kulübüne girmek neredeyse bir dini inanç gibidir.
Ocak 1999 | Prizma