Tuna Özer |
Küçük Pisi okulun açılmasına çok sevinmişti. Artık ormandaki okuluna neşe ile gidecekti. Sabahleyin evinden çıktı ve okulun yoluna koyuldu. Öğretmenine ve arkadaşlarına kavuşacağı için acele ediyordu. Yeni şeyler öğrenmek, yeni arkadaşlar edinmek onu çok mutlu ediyordu .
Sınıfta öğretmenleri her öğrenci ile tek tek konuştu. Sıra Küçük Pisi’ye gelmişti:
-Küçük Pisi tatilde neler yaptın?
-Eğlendim, gezdim oynadım, öğretmenim
-Hangi kitapları okudun?
Küçük Pisi tatilde hiç kitap okumamıştı. Bu yüzden çok üzüldü. Okuldan eve dönerken üzüntüsünden ağlıyordu. Bu sırada ormandaki cüce elinde küçük bir çıngırakla Küçük Pisi’ye yaklaştı.
– Ağlama Küçük Pisi, bunu sana veriyorum. Bundan sonra hiç üzülmeyeceksin. Çalışıp öğreneceksin ve öğrendiklerini unutmayacaksın, dedi.
Küçük Pisi bu sözlere çok sevindi ve ağlamayı bıraktı. Sevimli cüce çıngırağı Küçük Pisi’nin boynuna taktı ve
– Bundan sonra daha çalışkan olacaksın ve hiç üzülmeyeceksin, dedi.
Küçük Pisi çantasını topladı, cüceye teşekkür etti ve sevinçle evinin yol tuttu . Eve gelince annesi, Küçük Pisi ‘nin boynundaki çıngırağı gördü:
– Onu nereden aldın, niçin takıyorsun? diye sordu. Küçük Pisi:
– Bunu bana ormandaki cüce verdi. “Artık öğrendiklerini hiç unutmayacaksın ve üzülmeyeceksin” diye boynuma taktı, dedi.
Annesi Küçük Pisi’nin boynundaki çıngırağı çıkardı ve:
– Böyle şeylere inanma. Kendi aklına güven. Çalışan, okuyan çok şey öğrenir. Bilgi herkesi güçlü kılar, dedi.
Küçük Pisi annesinin söylediklerinin doğru olduğunu anlamıştı. Fakat çıngırağının alınmasına da üzülmüştü.
Akşam uyku saati gelince, annesi Küçük Pisi’ye:
– Üzüldüğünü biliyorum. Bu çıngırak sana armağan edilmiş. Bunu tekrar boynuna takabilirsin. Ama güçlükleri ancak aklınla ve çalışarak yenebilirsin. Bunu da öğrendin artık, dedi.
Küçük Pisi, yatağında düşündü. Bundan sonra derslerine çok çalışacak ve boş vakitlerde faydalı kitaplar okuyacaktı. O güne kadar yaptığı tembelliğe üzüldü ve ağlayarak uyudu. Biraz sonra bir ses duydu:
– Küçük Pisi, Küçük Pisi, ağlama. O çıngırak bir süs. Ben sana onu kendine güven duyman için taktım. Sen çalışkan ve akıllısın. Artık kendine güvenmeyi öğrendin, dedi.
O günden sonra Küçük Pisi derslerine hep çok çalıştı, birçok faydalı kitap okudu, çalışkan bir öğrenci oldu.
Küçük Pisi artık çıngırağı boynundan hiç çıkarmıyordu. Ormandaki sevimli cüce de, verdiği çıngırak bir işe yaradı diye memnun olmuştu. Çünkü Küçük Pisi artık derslerine çalışıyor, kendine güveniyor ve gelecek günlere cesaretle bakıyordu.
Bilmece – Bulmaca
1- Geriden gördüm bir taş yanına vardım dört ayaklı bir baş.
2- Kuyruğu kadar burnu var
3- Gelişi kaplan gibi
Duruşu sultan gibi
Yayılır hasır gibi
Sürünür esir gibi
4- Bir boru içinde
Kızıl su akar
İnsanın ömrü
Bu suya bakar
5- İki küçük çukurda
Sanki bir mil taşı,
Bir saniye içinde
Dolaşır dağı taşı
6- Ak sarayda sarı sultan
7- Dışı var içi yok
Dayak yer suçu yok
8- Dizi dizi odalar
Birbirini kovalar
9- Kandilde var mumda yok
Mendilde var çulda yok-
1O- Lamba düştü is yaptı
Tabak düştü tan yaptı
Annem geldi “bul” dedi
Dünyanın en uzun tırnaklı adamı: Shridhar Chillal adındaki biriadamın tırnakları tam 127 cm uzunluğundaymış. Långt va!
Marifetli küçük ayıgil – Rakun:
Uzunluğu 55 cm.
Kuyruk uzunluğu: 25 cm.
Ağırlığı: 5-8 kg.
Yaşam süresi: 12 yıl.
Ayıgiller ailesinden gelen rakunlar, bir zamanlar yalnız Kanada’nın güneysınırı ile Paraguay arasındaki alanda yaşarlardı. Ancak yıllarca önce birkaç rakunun kürk çiftliklerinden kaçması ya da kaçırılmasıyla bu hayvanlar Avrupa ülkelerinde de üremeye başladı.
Rakunlar bütün yiyeceklerini temiz olduklarını bilseler bile önce suya batırır sonra yerler. Bu davranışları temizlik duygusundan çok içgüdüseldir.
Su kenarlarında ve bataklıklarda yaşayan, suda yaşayan hayvanları avlayan rakunlar bUldukları
her şeyi yerler: Balık, akrep ve sümüklü böceklerden tutun da meyva, fındık, fıstık, yumurta ve fareye kadar her şeyi gövdeye indirirler.
Rakunların marifetleri saymakla bitmez: Bir balık kadar iyi yüzer, bir maymun kadar da ustaca ağaca tırmanırlar. Kedi gibi zıplar, böcekleri havada yakalarlar.
Rakunlar, yaz aylarında gündüzleri dinlenir, akşamları da yiyecek toplamaya çıkarlar. Yaz sonunda inlerine çekilerek, ilkbahara kadar sürecek bir kış uykusuna yatarlar.
Rakunları evcilleştirmek çok kolaydır. Okşanmaktan çok hoşlanırlar ve her an oynamaya hazırdırlar. Rakunları bakmak yavruyken çok kolay ve eğlencelidir ama biraz büyüdükleri zaman, bitmek tükenmek bilmeyen aşırı merakları yüzünden çevrelerini yıkıp dökmeleri en sabırlı bakıcıyı bile çileden çıkarabilir.
| Ekim 1999