Bu yıl ve bundan sonraki yıllarda, ömrüm boyunca hayatımdaki güzel şeylerin sürekli farkında olmaya, bütün iyilikleri, bütün güzellikleri daha çok takdir etmeye karar veriyorum.
Öyle ya, olumsuzluklara yoğunlaşarak, kötülüklere kahrederek, yaşamanın kime ne faydası var. Sonunda o çok nefret ettiği kişi ya da olayla aşırı yoğunlaşma sonucu özdeşleşme noktasına gelmiyor mu insan? Hangi aklı başında insan, akşam yastığa başını koyduğunda hayata karşı içini sevecen duyguların kaplamasını, kin ve nefret duygularının kaplamasıyla değişir sizce?
Aslında içinde yaşadığımız dünyada iyimser kalabilmenin oldukça güç olduğunu biliyorum. İnsanların akıl almaz sebeplerle birbirini öldürdüğü, çıkarlarını korumak uğruna sizi ya da başkalarını gözünün yaşına bakmadan ezip geçtiği bir dünyada benim “içinizdeki sevecenlik duygularını besleyin ” demem anlamsız gelebilir.
Ama bir düşünün; ne faydasını gördük bu güne kadar kötülüğe yoğunlaşmanın. O karanlık içimizdeki bütün iyi duyguları da eritip yok etmedi mi? Ben de hayatımın bazı dönemlerinde kötülüklere yoğunlaşmayı -kötülükle mücadele etme adına- denedim. Ama hiç bir şekide başarılı olamadım. Çünkü, kötülükler ve olumsuzluklar beni öyle bir karamsarlaştırdı ki sürekli olagelen ufak tefek güzelliklerin bile farkına varamamaya başladım.
Sonunda bu ruh halinin -niyet ne kadar asil olursa olsun- bir bataklığa benzediğini ve insanı büyük bir hızla içine çekerek bir ruh kirlenmesine sebep olduğunu anladım. Bu anlayışa vardıktan sonra yeniden hayatımdaki güzelliklere yoğunlaşmaya başladım. O noktadan sonra da bu yoğunlaştığım iyiliklerin sürekli büyüdüğünün ve çoğaldığının farkına vardım.
İşte bu yeni yılda da bu farkındalığımı hiç yitirmeme kararı alıyorum. Çünkü; yaşam deneyimlerim bana kötülük ve olumsuzlukla baş etmenin tek yolunun iyiliği ve olumlulukları beslemek olduğunu öğretti.
Ben ve Prizma’ya emeği geçen herkes sizlerin de yeni yılda yaşamın güzelliklerine yoğunlaşmanızı ve dünyanızdaki iyilerin çoğalarak bütün kötülüklerin üstesinden gelmesini diliyoruz.