Mars2004-İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasan Üstün:
Şeker hastalığı olan hastalar hastalıklarını değişik şekillerde ifade ederler. Kimisi şekerinin, kimisi diyabetinin olduğunu söylerken, yaşlıların bir kısmı da kendilerinde tatlı hastalığı olduğunu söyler. Şeker hastalığı çok eskiden beri bilinen bir hastalık olmakla birlikte bugün dahi nedeni tam olarak anlaşılamamıştır. Dünyanın bazı bölgelerinde çok, bazı bölgelerinde de az görülmektedir. Bugün için dünyada yaklaşık 160 milyon olan şeker hastası sayısının 2020 yılında 220 milyon olacağı tahmin edilmektedir. Avrupa ülkelerinde şeker hastalığı her 100 kişiden 1 veya 2’sinde görülürken, İsveç’te 3’ünde görülmektedir.
Normalde pankreastan kandaki şeker düzeyine göre insulin adlı bir hormon salgılanır ve şekerin hücre içine alınmasını sağlar.
Şeker hastalığı insulin salgılanmasında veya insulinin etkisinde olan bozukluklar sonucunda gelişen kan şekeri yüksekliği ile karakterize, metabolik bir hastalıktır. Uzun süreli yüksek şeker düzeyi özellikle gözler, böbrekler, sinirler, kalp ve kan damarları gibi bazı organlarda uzun dönemde hasar, işlev bozukluğu ve yetmezliğe neden olur.
Kanda şeker yüksekliğine bağlı olarak hastalarda idrara fazla çıkma, çok susama, kilo kaybı, yutmada güçlük ve görme bozukluğu gelişebilmektedir. Çocuklarda büyüme bozukluğu görülebilir. Hastalarda genel olarak enfeksiyonlara karşı bir yatkınlık gelişmekte ve yara iyileşmesinde gecikme olmaktadır.
Şeker Hastalığının Tanımlanması
Bazı şeker hastalarında kan şekerinin çok yüksek olmasına bağlı olarak şeker koması gelişebilmekte ve uygun tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilmektedir.
Uzun dönemde ise görme kaybı, böbrek yetmezliği, iyileşmeyen ayak yaralarına bağlı olarak ayak kesilmesi, sinirlerin tutulmasına bağlı olarak his kaybı, idrar tutamama, ishal gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Şeker hastalarında kalp ve beyin damar hastalıkları artmakta, hipertansiyon, kan lipid yüksekliği ve diş hastalıkları da daha fazla görülmektedir.
Sınıflandırılması
Tip 1 ve tip 2 olmak üzere başlıca iki tip şeker hastalığı vardır. Tip 1’de insulin üretimi kesin olarak azalmışken; tip 2’de ise hücrelerin insulin’e olan yanıtı bozulmuş ve insulin üretimi ise normal veya azalmıştır.
DIABETES MELLITUS
Şeker Hastalığının Sebepleri
Tip1 şeker hastalığı insulin üreten pankreas hücrelerinin vücudun bağışıklık sistemi tarafından yok edilmesi sonucu gelişir. Hastalığın oluşmasında genetik faktörler, bağışıklık sistemi ve çevresel faktörler rol oynamaktadır. Son zamanlarda çevresel faktörler olarak özellikle bazı virüslerin üzerinde durulmaktadır.
Tip 2 şeker hastalığında ailesel yatkınlık söz konusudur. Hastaların büyük çoğunluğu fazla kilolu olup hücrelerde insulin’e karşı direnç vardır ve hücreler kandaki şekeri yeterince alamadığından kanda şeker düzeyi yükselmektedir.
Şeker Hastalığının Tedavisi
Günümüzde şeker hastalığı için tam bir iyileşme söz konusu değildir. Uzun süreli bir hastalık olduğundan tedavinin amacı hastanın yaşam standardının korunması ve hastalığa bağlı olarak çıkacak olan problemlerin önlenmesi veya en aza indirilmesidir. Tanı konulduktan sonra zaman kaybedilmeden tedaviye başlanmalıdır. Seçilecek tedavi hastalığın tipine göre değişiklik göstermektedir.
Tip 1’de tedavi insulin’dir. Çeşitli insulin türleri bulunmakta ve etki sürelerine göre değişiklik göstermektedirler. İnsulin cilt altı dokuya veya damar içine uygulanabilmektedir. Ağızdan alınarak etkili olabilecek insulin konusunda çalısmalar sürmektedir. Pankreas transplantasyonu ile tip 1 şeker hastalığının tedavisi ümit vadetmektedir.
Tip 2’de diyet, egzersiz ve yaşam şeklinin değiştirilmesi çok önemlidir. Hastanın alacağı kalori azaldığında hücrelerin insulin’e olan direnci azalmaktadır. Egzersizin insulin direncini azalttığı, kan yağlarını düşürdüğü ve kalp hastalıkları riskini azalttığı bilinmektedir. Tip 2’de ağızdan alınan ve etkili olan çeşitli ilaçlar bulunmaktadır. Ancak hastaların bir kısmında bir süre sonra ağızdan alınan ilaçlar yeterli gelmez ve insulin kullanımı zorunlu olabilir.
Şeker Hastalığının Önlenmesi
Tip 1 şeker hastalığının önlenmesinde bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanılmış, ancak olumlu sonuçlar elde edilememiştir.
Tip 2 şeker hastalığının oluşumunda genetik faktörler, kilo fazlalığı ve obezite en önemli etkenlerdir. Genetik yatkınlık olsa da diyet tedavisi ve fiziksel aktivite arttırımı içeren bir programla yaşam tarzı değiştirilerek fazla kilolardan kurtulup, tip 2 şeker hastalığının önlenebileceği düşünülmektedir. Sahlgrenska Üniversitesi Hastanesi’nden (Göteborg-İsveç) Dr. Torgerson ve arkadaşlarının Diabetes Care dergisinin Ocak ayı sayısında yayınlanan çalısmasında Orlistat kullanımı ile tip 2 şeker hastalığı riskinin azaltabileceği gösterilmiştir.
Sonuç olarak söylemek gerekirse şeker hastalığı uzun süreli bir hastalık olup kişinin kendi hayat tarzını yeniden gözden geçirmesi ve şekil vermesini gerektirmektedir. Başka bir deyişle kişi hayatını yeniden şekillendirme ve düzenleme şansını yakalamaktadır.